Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk, Şirketler İçin Fırsattır. İyi Şirket, Davası Az Olan Şirkettir, Av. Arb. Umut METİN
TİCARİ UYUŞMAZLIKLARDA ARABULUCULUK, ŞİRKETLER İÇİN FIRSATTIR.
İYİ ŞİRKET, DAVASI AZ OLAN ŞİRKETTİR.
İnanarak söylüyorum “ İyi şirket, davası az olan şirkettir.” Eğer bir iş insanı kar, kazanç hedefini kaybedip, davalara, hukuk işlerine odaklandı ise o şirkette ticari hedeflerden bir sapma vardır. Bu haliyle ticaret dünyasında arabuluculuk, aslında şirketlerin çekişmelerden uzaklaşarak, ticari hedeflerine odaklanması için eşsiz bir fırsattır. Kimse kavgayı, davayı seven şirketle iş yapmayı sevmez.
Ticaret Kanunu’nda “arabuluculuk” kelimesi bugüne kadar yer almamıştır. Bunun nedeni ülkemizde arabuluculuğun sadece 5 yaşında olmasıdır. Geçen 5 yılda, Arabulucular muazzam bir mesleki başarıya imza atmıştır. Elde edilen başarı, ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk uygulamasının temel nedeni olmuştur. Ülkemizde bugüne kadar 400.000’den fazla uyuşmazlıkta arabuluculuğa başvurulmuştur. Bu başvuruların önemli bir ksımında uyuşmazlıklar, arabulucular sayesinde anlaşma ile sonuçlanmıştır. Arabuluculukla başarı oranı %80 düzeyindedir. Bu haliyle, ülkemizde özel hukuk alanında topluma barış arabulucular eliyle sunulmaktadır. Sıra ticari uyuşmazlıkları ortadan kaldırmaya gelmiştir.
Geçen sürede, arabuluculuk toplumda özellikle işçi-işveren uyuşmazlıklarında tanınan, çokça benimsenen – başarı sağlayan bir uyuşmazlık çözüm yöntemi haline gelmiştir. Bugüne kadar iradi olarak ticari uyuşmazlıklarda ve diğer uyuşmazlık tiplerinde de uygulanan arabuluculuk, bir kere yaşayanın anlaşsın veya anlaşmasın, kendisini rahat ifade etmesi, bir anlamda içini dökmesi, gizlilik, iradilik, stresten uzaklık gibi sebeplerle hoşlandığı bir süreç haline gelmiştir. Arabuluculuğun ülkemizdeki dikkat çekici başarısı; dünyaya da verilen çok iyi bir örnektir.
Bir kısım milletvekillerimizce 13.11.2018 tarihli kanun teklifi TBMM’ye sunulmuş, 06.12.2018 tarihinde ise teklif TBMM’de kabul edilmiştir. Ticari işlerde zorunlu arabuluculuk 2019’un ilk günü itibariyle başlayacaktır. Ticari sorunlarda, özellikle ticari alacağa ilişkin uyuşmazlıklarda “ konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri ” ile ilgili olarak dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline gelmiştir. Düzenleme, “mahkemeye gidemezsin” anlamına gelmemektedir. Doğru anlam “mahkemeye gidecek olsan bile öncelikle arabulucu nezdinde anlaşma fırsatını değerlendireceksin” dir. Arabuluculuk açısından alt/üst herhangi bir rakam sınırlaması yoktur. Bu her değerde ticari uyuşmazlığın arabulucular tarafından ele alınabileceğini göstermektedir.
Ticaret hız demektir. Şirketlerin zaman ve kazanç kaybına tahammülü yoktur. Oysa ki, mahkeme süreçleri yıllar alır. Yargılamalar her daim uzun, stresli ve masraflıdır. Haklı olmak, haklı çıkmak anlamına her zaman gelmemektedir. Bu haliyle, arabuluculuk sayesinde yalnızca birkaç hafta içinde sorunu ortadan kaldırmak, iş insanlarına müzakere etme imkanı vermek küçük fotoğrafta sorunun taraflarının; büyük fotoğrafta ise ülke ekonomisinin ve iş dünyasının menfaatinedir.
Ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuğun yürürlük tarihi 01.01.2019’dur. Ticari Arabuluculuk, şuan mahkemelerde görülmekte olan davalarda uygulanmayacaktır. Ancak mahkemlerde davası olanlar da, dilerlerse arabulucu huzurunda anlaşma seçeneğini elbette kullanabilirler. Henüz mahkemeye ulaşmamış sorunlarda ise – kanunun arabuluculuk kapsamında gördüğü uyuşmazlıklar için – arabulucuya başvurulmadan mahkemeye gidilmesi halinde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilecektir.
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren kural olarak 6 (altı) hafta içinde sonuçlandıracaktır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla 2 (iki) hafta uzatılabilir. Mahkemelerde bir davanın ortalama 3-4 yıl sürdüğünü düşündüğümüzde, 6-8 hafta (en fazla 2 ay) ile 3-4 yıl arasındaki farkın getireceği menfaati unutmamak gerekir. Bu hız başka bir uyuşmazlık çözüm yönteminde görülemeyecek eşsiz bir hızdır.
Ticari uyuşmazlıklarda arabulucu olarak yaşadığımız tecrübelerde, sorunları olan ve müzakereye başlayan iş insanlarının sorunu geride bırakarak anlaşması bir yana, aralarındaki iletişimsizliği, yanlış anlaşılmaları geride bırakarak sorunu hem çözüp hem de yeni iş anlaşmaları yapabildiklerini sıklıkla görmekteyiz. Bu haliyle arabuluculuk yalnızca sorunları çözen değil, iş dünyasında yeni iş fırsatları da yaratabilecek düzeyde özel bir kapasite barındırmaktadır.
Yapılan düzenlemeyle; ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olan arabuluculuk ilk toplantısına, taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin katılmaması nedeniyle arabuluculuk faaliyetinin sona ererse, toplantıya geçerli mazaret sunmadan katılmayan taraf, arabulucu tarafından belirtilecektir. Bu taraf ilerde mahkemeye başvursa ve davasında kısmen veya tamamen haklı çıksa bile, yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacaktır. Aynca arabuluculuk toplantısına katılmayan tarafın avukatı lehine ilerde vekalet ücretine de hükmedilmeyecektir. Bu haliyle arabuluculuk görüşmesine keyfi olarak katılmamak veya arabuluculuğu bir süre uzatım süreci, herhangi bir prosedür gibi değerlendirmek mümkün değildir.
Arabulucunun vereceği hizmet karşılığı ücreti, sağladığı faydaya bakıldığında oldukça ekonomiktir. Arabuluculuk ücretinin taraflarca eşit şekilde karşılanması mümkündür. Taraflar eşit şekilde bu ücreti karşılamak istemezse, taraflardan biri ücretin tamamını karşılayabilir veya taraflardan biri arabulucu ücretinin anlaşılan herhangi bir oranını, diğer taraf ise kalan diğer kısmını karşılayabilir. Taraflar anlaşmaz ise, 2 saate kadar süren görüşmelerde anlaşamaz ise arabulucuya ücret ödemezler. 2 saate kadar olan ücreti Adalet Bakanlığı karşılar.
Arabuluculuya yapılan başvuru, süreler açısından da suistimale imkan vermemektedir. Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre de işlemez. Bu haliyle hak arayanın, bu sürede hak kaybetmesine arabuluculuk kurumu müsaade etmemektedir.
Uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak Tahkim tercih edilmiş ve/veya tahkimin özel kanunlardan kaynaklı zorunlu olduğu hallerde, arabuluculuk bir dava şartı değildir. Bu haliyle her ikisi de alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri olan tahkim ve arabuluculuk arasında bir çekişme de sözkonusu olmamaktadır.