HUKUKİ İŞLEMLERDE AŞIRI YARARLANMA ( GABİN) ve SONUÇLARI, Av. Burak DEMİR
HUKUKİ İŞLEMLERDE AŞIRI YARARLANMA ( GABİN) ve SONUÇLARI
Av. Burak Demir
Hukukumuzda belirli sınırları aşmamak şartıyla sözleşme serbestisi esastır. Sözleşme serbestisine göre taraflar edimlerin, borcunun –alacağının değerini istedikleri gibi tespit edebilirler. Kural olarak, edimler arasındaki değer farkının az veya çok olmasını taraflar kendi özgür iradeleri belirlerler. Ancak taraflardan birinin bazı sebeplerden dolayı olumsuz koşullarda, korunmaya muhtaç halde olması durumunda hukuk devreye girmekte ve sömürülen kişiye koruma sağlamaktadır. Koruma amacıyla hareket eden yasa koyucu, bazı şartlar dahilinde karşılıklı edimler arasındaki açık oransızlık hallerini belirleyerek, bu gibi durumlarda bu işlemlere birtakım yaptırımlar öngörmüştür. Günümüzde Coronavirüs (Covid-19) salgını neden ile benzer durum tıbbi malzemeler, temizlik malzemeleri gibi birçok emtianın tedarikinde yaşanmaktadır. Alıcı ürünü almaya mecbur iken fiyat günün koşulları nedeni ile onlarca kat artmış durumdadır. Peki bu tür bir fiyatlama hukuken uygun mudur?
AŞIRI YARARLANMA ( GABİN ) KAVRAMI
Eski BK m. 21’de “gabin” adıyla düzenlenen bu kurum, TBK m. 28’de “aşırı yararlanma” adı altında düzenlenmektedir. Bir sözleşmede bir tarafın edimiyle öteki tarafın edimi arasında açık bir oransızlık mevcut olduğunda aşırı yararlanma söz konusu olur. Bu oransızlık bir tarafın zor durumda olmasını, düşüncesizliğini ya da deneyimsizliğini diğer tarafın kötüye kullanması sonucu doğmuş ise, aşırı yararlanma sözleşmenin geçerliliğini etkileyecektir. Taraflardan biri diğer tarafın zor durumda bulunmasından yararlanarak, haksız kazançlar elde etmeye çalışıyorsa; bu durumda Borçlar Hukukunun koruyucu kurumu olarak aşırı yararlanma kavramı devreye girer. Aşırı yararlanma kurumu, sözleşme serbestisini bu yönden sınırlamaktadır.
Kanun koyucu, sözleşme serbestisinin bu şekilde kötüye kullanılmasına sözleşmenin geçersiz olması yaptırımını öngörmüştür, ancak karşılıklı edimler arasındaki açık oransızlık sözleşmenin geçerliliğini tek başına etkilemeyecektir. Açık oransızlık yanında bazı şartlar da mevcutsa aşırı yararlanma sebebiyle sözleşme iptal edilebilecektir.
AŞIRI YARARLANMA ( GABİN) ŞARTLARI
1- Edimler Arasında Açık Oransızlık
Edimler arasında açık bir oransızlık olması halinde aşırı yaralanma, bu sözleşmeyi geçersiz hale getirir. Edimler arasında açık oransızlığın mevcut olup olmadığı, edimlerin sözleşmenin kurulması anındaki değerleri objektif olarak (Örneğin; piyasa koşulları, ticari teamüller) takdir edilerek değerlendirilecektir.
Kanunda, edimler arasında mevcut her oransızlık değil, ‘‘ açık oransızlık ” bir geçersizlik sebebi olarak sayılmış olduğundan, her sözleşmede benzer diğer sözleşmelerdeki edim oranının bulunması mümkün değildir. Her sözleşmede taraflardan birinin daha kazançlı ya da zararlı çıkabileceği açık bir husus olmakla birlikte, bu durumun aşırı ‘‘ sömürü ’’ olacak nitelikte olması durumunda aşırı yararlanma söz konusu olacaktır
Karşılıklı edimler arasında açık oransızlığın mevcut olup olmadığı hususu her somut olaya göre değişebilecek olsa da, genel olarak, karşılıklı edimlerin objektif olarak takdir edilen değerleri arasında açık, sözleşmenin niteliğini kavrayabilecek her kişinin basitçe anlayabileceği bir oransızlık varsa kanunda aranan ilk şart gerçekleşmiş olacaktır. Bir malın çok pahalıya ya da çok ucuza satılması, bir evin çok yüksek ya da çok düşük bir bedelle kiralanması böyledir.
2-Açık Oransızlığın Karşı Tarafın Özel Durumundan Yararlanılarak Meydana Getirilmesi
Sözleşmede karşılıklı edimler arasında yalnızca açık bir oransızlığın mevcut olması, tek başına aşırı yararlanma nedeniyle sözleşmenin feshi için yeterli değildir. Açık oransızlık, sömürülen-zarar uğrayan tarafın zaruret içinde bulunmasından, tecrübesizliğinden veya düşüncesizliğinden karşı tarafın kasten yararlanması, yani durumu istismar etmesi sonucunda meydana gelmiş olmalıdır. Kanunda öngörülmüş bu olumsuz durumlar şöyledir:
Zor Durumda Kalma ( Müzayaka )
Sözleşmenin sömürülen tarafı, bu sözleşmede ağır yani aşırı yararlanmaya sebep olacak koşulları zor durumda kaldığı için kabul ediyorsa bu koşul gerçekleşmiş olmaktadır. Kişi, çaresiz kaldığı için bu koşulları kabul etmiştir ve bu zaruret halinden kurtulabilmek için, sözleşmede belirlenen ağır koşulları kabul etmekten başka çaresi kalmamıştır. Ya kabul edecek yada kabul edecektir. Kişinin içinde bulunduğu bu zorluk, daima ekonomik anlamda değildir. Olumsuz durum ekonomik sebeplerden ileri gelebileceği gibi psikolojik de olabilir. Yargıtay da bir kararında, ekonomik durumu iyi olmasına rağmen yaşlı bir kimsenin yalnızlıktan kurtulmak için dengesiz bir sözleşme yapmasında, aşın yararlanmanın zor durumda kalma (müzayaka) şartının gerçekleşmiş olduğunu kabul etmiştir. Çok gerekli olan ve acil kişisel gereksinimlerden de kaynaklanabilir; örneğin, geciktirilemeyecek bir cerrahi müdahalenin lüzumu halinde, hastanın mevcut olan tek doktora başvurmak zorunda kalması gibi. Zorda kalma hali sözleşme yapana ya da sözleşme yapanın yakınlarından birisinin başına da gelebilir. Tüzel kişilik hakkında da zor durumda kalma halinden söz edilebilir.
Düşüncesizlik ( Hafiflik )
Sözleşme, sömürülen tarafın düşüncesizliğinden yararlanılmak yoluyla yapılmışsa, aşırı yararlanmanın bir başka şartı gerçekleşir. Düşüncesizlik (hiffet ya da hafiflik), kişinin sözleşme yaparken düşünme, tartışma ve karar verme hususlarında özenli ve dikkatli bir irade koyamamasını ifade etmektedir. Kişi, gelişigüzel ve ani kararlar vermiştir.
Deneyimsizlik ( Tecrübesizlik )
Deneyimsizlik kişinin sözleşmeyi yapmak için gerekli özel bilgiye sahip olmamasını ifade eder. Deneyimsizlik halinde kişi, tarafı olduğu sözleşme konusunda herhangi bir deneyime sahip değildir. Diğer taraf, kişinin içinde bulunduğu bu olumsuz koşuldan yararlanmak suretiyle sözleşmedeki ağır koşulları ona kabul ettirmiştir. Tacirler için, TTK’daki basiretli tacir olma kavramı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu hüküm gereğince tacirler deneyimsizlik ve tecrübesizlik sebebine dayanarak aşırı yararlanma iddiasında bulunamazken, zor durumda kalma sebebine dayanarak aşırı yararlanma iddiasında bulunabilirler. Tacir tecrübesizim diyemez ama zor durumda elbette kalmış olabilir.
3-Şartlardan Yaralanma
Aşırı yararlanmanın oluşmuş sayılabilmesi için, sömürenin karşı tarafın zayıf durumunu bilerek ve isteyerek bundan yararlanması gerekir. Aynı zamanda sömüren, edimler arasındaki açık oransızlığında farkında olmalıdır. Haricinde, kişinin bu sebeple uğradığı zararların tazmin edilmesi de gündeme gelebilir
AŞIRI YARARLANMANIN HÜKÜM ve SONUÇLARI
Sözleşmenin Hükümsüzlüğünün İleri Sürülmesi veya Oransızlığın Giderilmesini Talep
TBK. m. 28 ‘ de aranan koşulların gerçekleşmesi halinde aşırı yararlanmadan zarar gören, sömürülen taraf, durama göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını, sözleşmeyi iptal ettiğini diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini, henüz ifada bulunmamış ise bu borçtan kurtulmayı veya sözleşme ile bağlı kalmaya devam ederek edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini talep edebilir.
Süreler
TBK m. 28/f.2 uyarınca, zarar gören taraf sözleşmeyi iptal veya edimler arasındaki oransızlığın giderilmesi hakkını, düşüncesizliğini veya deneyimsizliğini öğrendiği tarihten, zor durumda kalma halinde ise bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak 1 (bir) yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak 5 (beş) yıl içinde kullanabilir.
SONUÇ
Sömürülen tarafın yalnızca zor durumda bulunması, deneyimsizliği ya da düşüncesizliği yetmemekte, ayrıca sömüren karşı tarafın bu durumu biliyor olması, bu durumdan yararlanmış olması gerekmektedir. Aşırı yararlanma barındıran sözleşmeye bağlanan yaptırım ise “iptal edilebilirlik”tir. Bu hak kullanıldıktan sonra ifa edilmiş edimlerin/alacakların iadesi ve sözleşme öncesi istişarelerden doğan sorumluluk gereği tazminat talep edilebilir. Aşırı yararlanma barındıran bir sözleşme için öngörülen başka bir sonuç ise, edimlerin değerinin yeniden belirlenerek sözleşmenin ayakta tutulmasıdır.