202004.05
2

DURDURMA MÜHLETİ İÇERİSİNDE ÖDEME TAAHHÜDÜNE BAĞLANAN BORÇLARIN VE BORÇLULARIN DURUMU, Av. Sevcan YALÇIN

DURDURMA MÜHLETİ İÇERİSİNDE ÖDEME TAAHHÜDÜNE BAĞLANAN BORÇLARIN VE BORÇLULARIN DURUMU

                                                                                                            Av. Sevcan YALÇIN


Covid-19 virüsüsün ortaya çıkmasıyla 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Kapsamında artık herkesçe bilindiği üzere İcra İflas Hukukuna ve takip hukukuna ilişkin süreler (bazı istisnalar hariç) 30.04.2020 tarihine kadar durdurulmuştur.

Ancak bu kapsama icra taahhüdü alınmış ve taahhüde bağlanmış borçların ertelenmesi ve hak düşürücü süresinin işleyip işlemeyeceği noktasında açık bir düzenleme getirilmemiştir.  Ödeme taahhüdünün ihlali yaptırıma tabi olduğu için konu özellikle önem kazanmaktadır.

Taahhüdü ihlalin cezası İcra ve İflas Kanunu madde 340’da düzenlenmiştir. Borcunu belirli bir tarihte tek seferde veya taksitler halinde ödeyeceğine dair yazılı şekilde taahhütname veren borçlunun, makul bir sebep olmaksızın taahhüdünü ihlal etmesi halinde üç aya kadar tazyik hapsi uygulanmaktadır. Şikayet hakkı taahhüt ihlalinin öğrenildiği tarihten itibaren 3 (üç) ay ve her halükarda ihlal suçu üzerinden 1 (bir) yıl geçmekle düşmektedir.

İcra takibine ilişkin borca karşılık olarak alınmakta olan taahhüt nedeni ile ödenmeyen her borç için İcra Hukuk Mahkemesinde taahhüdü ihlal ceza davası açılması gerekmekte olup bu mühlet içerisine denk düşen ödeme süresinin ertelenip ertelenmediği noktasında getirilen yasada bir açıklık bulunmamaktadır.

Ancak 7226 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Kapsamında ‘’ suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri ‘’ durdurma kararı kapsamı dışında tutulmuştur. Bu itibarla taahhüdü ihlal suçu da borçlunun taksitlerden biri ödenmediğinde suç oluşmaktadır. Yasa kapsamında taahhüdü ihlalden ceza davası açılabileceği ve Mahkemece verilmiş olan tazyik hapsine ilişkin kararlar da bu süre içerisinde yerine getirilmeye devam edileceği anlaşılmaktadır.

İcra takip ve süreleri ile ilgili tüm işlemlerin durdurulduğunu düşünen borçlular şu aşamada borçlarını ödemeye yanaşmak istememekte, ödemelerinin de ötelendiğini düşünen ve icra müdürlüklerine taahhüt veren borçlular açısından da bu durum karmaşaya ve mağduriyetlere yol açacaktır.  Borçluların verdikleri taahhüt kapsamında cezai yönden sorumlulukları devam ettiğinden ve bu durumu bilmeyen borçluların mağduriyet yaşaması olasıdır.

Bu dönemde icra işlemleri yönünden takiplerin açılışının ve icradaki sürelerin tamamen durdurulması karşısında borçlularca icra dosyasına ödeme yapılmayacağı, ödemelerin durdurulduğu buna bağlı olarak verdikleri taahhütleri de ödemek zorunda olmadıkları gibi algı oluşmuştur. Çoğunlukla alacaklı vekilliği yaptığımız dosyalardaki borçlular ile yaptığımız görüşmeler neticesinde bu algının ödeme taahhüdünde bulunalarda oluştuğunu tespit etmiş bulunmaktayız.

Karşılıksız çek davaları için 14.12.2009 tarihli ve 5941 Sayılı çek kanununa ilişkin olarak 24.03.2020 tarihine kadar işlenen suçlar nedeni ile mahkum olanların cezalarının infazı durdurulmuştur. Tahliye tarihine kadar en geç üç ay içinde çek bedelinin onda birini alacaklıya ödeyerek kalan kısım için üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödenmesi durumunda cezanın infazından vazgeçileceği yönünde düzenlemeler getirilerek çekler açısından durum açıklığa kavuşmuştur.

Ancak Taahhüdü ihlal cezalarına dair böyle bir düzenleme getirilmediğinden bu cezalara ilişkin infaz işlemlerine aynen devam edilecektir.

Sonuç olarak, her ne kadar icra işlemlerindeki süreli işlemlerin durdurulduğu kararı alınmış ise de bu durdurmanın kapsamına borçların ödenmesi ve ertelendiği yönünde açık bir düzenleme bulunmaması karşısında taahhüde ilişkin ödemelerin de devam edeceği ve bununla birlikte cezaların infazının da devam edeceği düşüncesindeyim. Bu kapsamda borçlularca bu hususun göz ardı edilmemesi gerekmektedir.

Kanaatimce de, İcra ve İflas Kanununda düzenlenmiş olan taahhütlerin takiplerle doğrudan ilgili olması ve sürelerin başlangıcının takiplere bağlı olması sebebiyle bu mühlet içinde durması alacaklı yararına olmasa da borçluların durumu itibari ile daha daha uygun olacaktır.