201509.21
2

Boşanma Veya Ayrılık Halinde Çocukla Kişisel İlişki, Av. Filiz METİN

Günümüzde istenmeyen bir sonuç olsa da, boşanma davaları çok artmış, boşanma sonrası parçalanmış ailelerde yaşanan sorunlarda bu sebeple artış göstermiştir.

Özellikle boşanma veya ayrılık hallerinde çocuğun anne veya babası ile olan iletişiminin devam etmesi için, mahkemece, küçüğün velayet kendisinde olmayan ebeveyn ile  ne şekilde görüşeceği de hükme bağlanmaktadır. Zira çocuğun ana ve babasına olan ihtiyacı görmezlikten gelinemez. Bu nedenle, kişisel ilişki yani, “şahsi münasebet” kamu düzeniyle ilgilidir. Tarafların talebi olmasa dahi hâkim kişisel ilişkiyi resen tayin eder. Ergin çocuklar için kişisel ilişkiye dair bir karar verilmez.

Hakim kişisel ilişkiyi kurarken, çocuğun sağlık, eğitim, ahlak, geleceği hakkındaki yararlarını göz önünde  bulundurur. Hakim kişisel ilişkiyi tesis ederken, tarafların ne istediği ile bağlı değildir. Kişisel ilişkinin,  velayet kendisinde olan tarafın hayatın zorlaştıracak şekilde tesis edilmesi uygun değildir. Bu sebeple her boşanma davasında hakim, tarafların yaşam şekli, iş hayatı, tatil süreleri, maddi durumunu vs. göz önünde bulundurarak uygun kişisel ilişki tayin eder. Taraflarda kişisel ilişkinin tesisi anlamında mahkemeye bir protokol sunabilirler. Hakim bu durumda, sunulan protokol çocuğun gelişimi ve çıkarları için uygun ise, bu protokol kapsamında da kişisel ilişki tayin edebilir.

Hakim  kişisel ilişkiyi tayin ederken, uygulamada tereddüde yol açmayacak şekilde hükümde açık ve net ifadeler kullanır. Bu kapsamda kişisel ilişkinin hangi tarihlerde, hangi saatler arasında, bayram, tatil günlerinde kaç gün olacağı, sömestr tatilinde ve yaz tatilinde hangi tarihlerde vs. olacağını net şekilde belirtir. Velayet kendisinde olan taraf mahkeme hükmü gereğince kişisel ilişki belirlenen tarih ve saatlerde küçüğü hazır bulundurmak zorundadır.

Kişisel ilişkinin külfeti, kendisine velayet verilmeyen tarafa aittir. Zira çocukla kişisel ilişki tayin edilen taraf, ilgili günlerde gidip çocuğu almak durumundadır. Velayet kendisine verilen taraf çocuğu götürmek zorunda değildir. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana veya baba bu hakkını savsaklar, gereği gibi kullanmazlarsa kişisel ilişki kurma hakkı ortadan kaldırılabilir. Zira kişisel ilişki daha çok çocuk yararına tesis edildiğinden, kişisel ilişki kurulması, çocuğu daha kötü etkiliyor ise, mahkeme bu tedbiri de alabilir.

Çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin mahkeme ilamı tarafları bağlayıcı nitelikte olup, velayet kendisinde olan tarafın çocuğu diğer tarafa göstermeme hakkı yoktur. Uygulamada çiftler boşanma sebebiyle, karşı tarafa duydukları kızgınlık, öç alma vs gibi duygularla, özellikle velayet kendisinde olan taraf, çocuğu diğer tarafa göstermekten kaçınabilmektedir. Bu durum sözkonusu olduğunda şikayetle, mahkeme hükmünü yerine getirmekten kaçınma ve çocuğun kaçırılması sebebiyle şuç işleyen tarafın cezalandırılması mümkündür.

Velayet kendisinde olan tarafın çocuğu göstermemesi sözkonusu olabileceği gibi, kişisel ilişki kuran tarafında çocuğu aldıktan sonra belirlenen gün ve saatte getirmemesi de mümkün olabilmektedir. Şikayet halinde mahkeme hükmünde belirtilen gün ve saatlerdeki kişisel ilişkiyi ihlal eden tarafta cezalandırılacaktır.

Çocuğu göstermemek veya göstermekte güçlük çıkarmak hali süreklilikte arzedebilir. Bu durumda çocukla kişisel ilişki, İcra Müdürlüklerinin yardımı ile gerçekleştirilmektedir. Karşı tarafın tutumu, çocuğu kaçırması veya başkaca sebeplerle, çocukla kişisel ilişki kuramayan ebeveyn,  İcra Müdürlüğüne başvurarak, kişisel ilişki kurabilmesi için talepte bulunmalıdır. Bu durumda icra müdürlüğü pedegog ve gerekiyorsa kolluk kuvvetlerinin yardımı ile, küçüğü bulunduğu adresten alır ve ilgili tarafa teslim eder.


Av. Filiz METİN

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *